Ticaret Fuarları
Fiyat devrimi ve
Amerika’daki sayısız altın madeninin keşfi geçmişten keskin bir kopuşu
beraberinde getirirken, 16. yüzyılda daha başka ekonomik yenilikler de sahneye
çıkmaya başlamıştı. Nitekim geleneksel bir kurum olan ticaret fuarları artık
ekonomik hayatta önemli bir rol oynamaya başlıyor, günümüze kadar sürecek bir
dönüşüme ön ayak oluyordu. Bu kurumun yaygınlaşması içerdiği medeni nitelik
açısından çok önemlidir. Ticaret fuarları yüzyıllardır süregelen savaş, din
çatışması, talan ve yağmalarla çarpıcı bir karşıtlık içindedir.
Ticaret fuarları
Orta Çağ’dan başlayarak iş hayatının temel bir kurumu haline gelmiştir.
Kentlerin çok küçük olduğu, her cadde köşesinde bir banka şubesinin bulunmadığı
ve evden çıkıp beş dakikada ulaşılabilecek süpermarketlerin olmadığı bir
dünyada satılacak malların teşhir edilmesini, alınıp satılmasını bu fuarlar
mümkün kılıyordu. Bu aynı zamanda, telefonun, Federal Express’in, malların
fiyatlarını, finansal araçları ya da döviz kurlarını bildirecek haber
kanallarının ve internetin bulunmadığı bir dünyaydı. Biraraya gelebilecekleri
merkezi yerler olmasaydı, tüccarlar mallarını tedarik edemeyecek veya bir iki
yerel kaynakla sınırlı kalacaklardı. Büyük müşteriler aldıkları malları koyacak
yerleri ve büyük çoğunlukla ihtiyaç duydukları bankerleri bulamayacaklardı.
Bankerler olmasaydı, binlerce işlem sırasında biriken yükümlülüklerini
karşılamak için gereken çok miktarda para ve kredi enstrümanına sahip
olamayacaklardı. Günümüzde her yıl yapılan Frankfurt Kitap Fuarı, Las Vegas’da
ileri teknoloji ürünlerinin yer aldığı renkli fuarlar ve uzun yıllardır var
olan Leipzig Sanayi Makineleri Fuarı eski dönemlerin bu canlı ve gerekli
kurumunun soluk gölgeleridir. Dahası, günümüzdeki fuarlar yılda bir kez
açılırken, o dönemde yılda en az iki kez kuruluyorlardı. Başlıca fuar
merkezlerinden biri olan Lyon’da yılda dört kez fuar açılırdı.
Finasman İhtiyacı
Tüccarların
komşularıyla alışveriş yaptığı yerel fuarların aksine, ticaret fuarları satacak
bir şeyi olmayan tüccarlara satın alma ya da tersine hiçbir şey almadan kendi
ürününü satma olanağı sağlıyordu. Tek taraflı satın alma çoğu zaman finansman
gerektirir, çünkü satın alan kişi aldığı şeyin karşılığında bir şey satmamıştır.
Böylece fuarların formatı giderek gelişmeye başladı ve 16. yüzyılda, fuarları
finanse etmek, malların kendisi kadar önem kazandı. Birçok örnekte, ticari
işlemler mal hareketine bakılmaksızın finansal işlemle yapılıyordu. Büyük
fuarlara tüccar ve finansçılar hakimdi. Belediye ve kraliyet kurumlarının
temsilcileri ikinci derecede rol oynuyorlardı.
Fuarlarda çok
sayıda sarraf standı yer alıyordu; İspanya’daki Madina Del Campo fuarında
yalnızca farklı ülkelerin para birimlerine göre düzenlenmiş borç senetleri ile
alışveriş yapılıyordu. Sarrafların işi bayağı yoğun olmalıydı. Yetkin bir
kaynağa göre 16. yüzyılda Avrupa’da 48 farklı madeni para dolaşımda
bulunuyordu. Bunlardan 11 adedi İtalyan kentlerinden, 9 adedi Hollanda’dan, 6
adedi İngiltere’den gelen paralardı, ayrıca İspanya, Fransa, Portekiz ve
Macaristan’dan da az sayıda madeni para geliyordu.
Yine de madeni
paraların kullanımındaki güçlük ve karışıklıklar nedeniyle, sarraflar da
kullanımı giderek artan kağıt paraya yöneliyor, madeni paralardaki gelişmelerle
çok yakından ilgilenmiyorlardı.
Temel Araç: Poliçe
Bu ödeme türünün
temel aracı, 13. yüzyılda, belki de daha önce İtalyanların bulduğu poliçeydi.
Poliçe daha sonra çok çeşitli alanlarda kullanılacak önemli bir buluştu.
Poliçelerin nasıl
işlediğini anlamak için eşzamanlı olarak iki ticari işlem yapıldığını düşünmemiz
gerekir. Örneğin; İtalya’daki bir tüccar Belçika’dan yün satın alır.
Belçika’daki bir tüccar da İtalya’dan şarap alır. Bu iki işlem aynı zamanda
gerçekleşir. Ancak yün satın alan İtalyan tüccar Belçikalıya doğrudan ödeme
yapmaz. Şarap alan Belçikalı tüccar da İtalyana doğrudan ödeme yapmaz. Bunun
yerine şarabı satan İtalyan satın alan Belçikalı adına bir borç senedi
hazırlar. Ve bu senedi yün satın alan İtalyan tüccara satar. Yün tüccarı
İtalyanın senedi satın alması şarap üreticisi İtalyanı tatmin eder. Yün tüccarı
İtalyan satın aldığı yünün parasını ödemek için senedi Belçikalı yün
üreticisine gönderir; Belçikalı yün üreticisi de döner, bu senedi Belçikalı
şarap tüccarına satar; şarap tüccarının senedi satın alması Belçikalı yün
üreticisini tatmin etmiştir. Böylelikle Belçikalı ve İtalyan üreticilerin
alacakları para, bir diğer Belçikalı ve İtalyan tüccar tarafından ödenmiştir:
İtalya’daki yün alıcısı İtalyan şarap satıcısına ödemiş; aynı anda,
Belçika’daki şarap alıcısı Belçikalı yün satıcısına ödeme yapmıştır. Şarap, yün
ve şarap satıcısı İtalyanın şarabı alan Belçikalı adına düzenlediği borç senedi
yani poliçe sınırları aşarak dolaşmaktadır. Oysa ne İtalya’dan Belçika’ya, ne
de tersi yönde bir para transferi olmamıştır.
İşlemlerde Ortaya Çıkan Farklar
Yukarıda
anlatmaya çalıştığımız örnek kadar basit olmamakla beraber, sürecin esası böyle
işlemektedir. Tabii ki her ticari işlem tam olarak bir diğerine eşit değildir.
Poliçeler muhataplarını bu kadar kolay bulmamaktadır. Ticari işlemlerin bir
diğerine eşit olmamasından çıkan farkları kapatmak amacıyla, poliçelerin el
değiştirdiği canlı bir piyasa kurulmuştur. Örneğin, 1585 yılında Amsterdam’daki
tüccar ve bankerler adına düzenlenen poliçeler Antwerp, Köln, Danzig, Hamburg,
Lizbon, Lübeck, Rouen ve Sevilla’da el değiştiriyordu.
Bu piyasalarda
esas kişilerden daha çok aracılar poliçe bakiyelerini kendi aralarında ödeyerek
kapatırlardı. Aracılar mal arz eden kişilere peşin ödeme yaparak ve daha sonra
o malları satın alan kişilerden, yapmış oldukları peşin ödemeleri tahsil ederek
çoğu zaman banker gibi çalışırlardı. Büyük miktarlar yerine yalnızca arada
oluşan farkların ödendiği ve çok sayıda aracının katıldığı bir iş haline gelen bu
poliçe piyasaları, iki tarafta oluşan farkların kapatılması için gerek duyulan
madeni para ihtiyacını önemli ölçüde azalttı. Bir olayda bir peni bile
kullanılmaksızın bir milyon livre el değiştirmişti. Bu süreç, aracılarla
sarrafların biribirileriyle karşılaştıkları; poliçeleri alıp sattıkları;
dövizle ödeme yaptıkları ticaret fuarları kurulmaksızın işleyemezdi. İtalyanlar
Belçikalı aracılarla hesap kapatırlar, ödemeyi Belçikalılar İngilizlere
yapardı.
Ticaret Fuarlarından Büyük Aile Şirketlerine
Bu düzenlemeler çarpıcı
değişimleri beraberinde getirmişti. Tüccarlar artık hesap görmek için yolculuk
yapmıyorlardı. Şimdi ticari işlemlerin en etkin biçimde yapılabildiği ticaret
merkezlerine seyahat ediyorlardı.
Sonuç olarak,
ticaret fuarlarındaki merkezi uygulamalar finansman işlemlerinin hacmini
artırmıştı. Ticari firmalar zamanla çeşitlendiler ve zaman içinde, bu
işlemlerin çoğunda başlıca faaliyetleri döviz alım satımı olan çok büyük aile
şirketleri haline geldiler: Kutsal Roma İmparatorluğu’nda Fuggers, Floransa’da
Mediciler ve daha sonraları Rothschilds ve Baring Brothers gibi şirketler
ortaya çıkmaya başladı.
Para kavramı
bütünüyle değişmişti. Devletin resmi parası olarak prenslerin bastığı
geleneksel kamu paraları, şimdi tüccar ve bankerler arasındaki ticari
ilişkilerde ödeme aracı olarak kullanılan kredi araçları biçiminde ortaya çıkan
özel paralarla aynı anda dolaşıma giriyordu. Modern dünyada bir işin
karşılığında ödeme yaparken herkes gibi kağıt para vermek yerine çek
yazarsanız, özel para iş başında demektir. Günümüzde bu işlevi kitlelere
yayılan kredi kartları çok cüzi alışverişlerde bile yapabilmektedir.
İşte tüm bu
düzenlemeler ilk olarak 15 ve 16. yüzyıllarda, poliçe kullanımının giderek
artması ve ticaret fuarlarıyla gelişmiştir. Sermayenin ortaya çıkışına, bir
bakıma, bu uygulamaların finansman işlemlerinin hacmini artırması neden
olmuştur. Dolayısıyla, Avrupa bu gelişmeler ile “Sermaye’nin Anavatanı” olma özelliğini
hak etmektedir.
*****
Kaynak:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder