Key Points

`Win or lose, everybody gets what they want out of the market. Some people seem to like to lose, so they win by losing money.` Ed Seykota

29 Haziran 2013 Cumartesi

TİCARET VE LİDERLİK

Ertesi gün bir toplantıya katılmıştım ve konuşmacı liderlik hakkında konuşuyordu.

Liderlik üzerinde düşündüğümde aklımdan geçen şuydu: Tüccar olarak bizler, kendi işlerimize sahiptik ve işimizin kendi yönünü ayarlıyorduk. Bizler lideriz ve işimizi nasıl yürüttüğümüz başarımızın en önemli noktası.

Sizlerin de bildiği gibi, tüccarların % 90’ı para kaybeder. Mevzu şudur: Bu istatistiğin bir parçası olmadan işimizi nasıl yönetir ve yürütürüz?

Bu yollardan bir tanesi, liderlik prensiplerini anlamak ve bunları kendi ticari işimize nasıl tatbik edeceğimizdir.

Nedir bu prensipler?

1. Neden ticaret hayatının içinde olduğumuzu bilmek.

Kendimize sormakla başlayabiliriz:

- Niçin ticaret işindeyiz?
- Bizi ticarete ilk çeken neydi?
- Bunun bir iş olduğunu mu düşünüyoruz yoksa hobi mi?
- İşimizde tutkulu muyuz?
- Ticaret bize yorucu geliyor mu?
- Ticari hedeflerimiz neler?
- Bu yolculuğun tadını mı çıkartıyoruz yoksa sadece sonuca mı odaklanıyoruz?

Ticaretten ne kazanıyoruz?

- Para
- Heyecan
- Rekabet
- Güç
- Diğer sebepler

Ticari işimizden istediğimiz her şeyi elde ettiğimizi hayal edelim:

- Elde ettiklerimiz bizim için ne ifade ediyor?
- Kazanımlarımızla ilgili ne hissediyoruz?
- Kendimiz için ne hissediyoruz?

Bir şeyi neden istediğimizi bilirsek, bu bize üstesinden gelmemiz gereken sorunları aşmakta yardımcı olur.

Tiger Woods’u düşündüğümüzde aklımıza ne geliyor? Bence, kendisi en başarılı golfçülerden biridir. Ben onun, olabileceğinin en iyisi olmayı istediğine inanıyorum. Bu o kadar güçlü bir istek ki, acımasız bir rutin haline dönüşmüş. Yağmurlu ve güneşli havada , o sürekli yeni bir şey öğrenmek için uygulamalar yapar. Bunun için o kadar güçlü bir sebebi var ki, disiplinlidir, tutarlı sonuçlar üretir ve de bunu yaparken eğlenir.

Ticaretle meşgul olma sebebimiz (Woods gibi) işimize tam bağlılık sağlayacak kadar güçlü mü?


2. Enerjimizi yönetmek

Sabah uyandığımızda, belirli bir miktarda enerjimiz vardır. Bu enerjiyi nasıl kullanacağımız ve nereye odaklayacağımızın kararı tamamıyle bize aittir. Peki biz enerjimizi gün içerisinde nasıl yönetiyoruz?

- Ne tür aktiviteler bize enerji veriyor ve neler enerjimizi tüketiyor?
- Aktivitelerimizi nasıl sıralıyoruz?
- Herşeyi kendimiz mi yapmaya çalışıyoruz, yoksa ekibimize odaklanıp sorumlulukları paylaştırıyor muyuz?
- Stres ile nasıl başa çıkıyoruz?
- Kendimizi nasıl motive ediyoruz?
- Çevremizde kimler var?
- Enerjimizi nasıl yönetiyoruz?
- Olumsuz haberler ve dedikodular ile nasıl başa çıkıyoruz?
- E-mailler, telefon görüşmeleri, mesajlar ve bizi meşgul edebilecek diğer şeyler ile nasıl baş ediyoruz?
- Günden güne üretiyor muyuz yoksa tükeniyor muyuz?

Eğer herkes için herşey olmaya çalışıyorsak, yanarız. 80/20 kuralını duymuş olmalıyız:

“Çabalarımızın %20’si sonuçlarımızın %80’ini oluşturur.”

Enerjimizi, sonuçlarımızı oluşturacak çabalara odaklayabilir ya da oyalanabiliriz. Oyalanırsak, çok meşgul oluruz, ancak buna rağmen istediğimiz zaman diliminde istediğimiz sonucu elde edemeyiz. Seçim bizim!

3. Algılamamız

Hepimizin bildiği gibi; bizler iş hayatımız süresince, zorluklar ve yoğun mücadeleler ile karşı karşıyayız. Buradaki önemli soru şu: Bunlarla nasıl başa çıkıyoruz? Bunlara nasıl anlamlar yüklemekteyiz?

Kaybettiğimizde:

- Bunu nasıl görüyoruz?
- Buna nasıl bir anlam yüklüyoruz?
- Kendimizi nasıl hissediyoruz?
- Dersler çıkarabiliyor muyuz?
- Yoldaki dikenlerin bizi durdurmasına izin mi veriyoruz?
- Güçlüklere karşın ileriye mi bakıyoruz?

Olaylara bakış şeklimiz, durum hakkında ne hissettiğimizi ve nasıl ele aldığımızı belirler. Örneğin, eğer kayıplarımızı dünyanın sonu olarak gördüğümüzde ya da herşeyin aleyhimize işlediğini ve bir aptal olduğumuzu düşündüğümüzde, tahmin edelim, ne olacaktır? Ticaret hayatımızda başarılı olmak bizim için çok daha zor olacaktır. Halbuki kayıplarımızı ticaret yapmanın bir bedeli ve ticari hayatımızın genel gideri olarak düşünürsek, o zaman kabullenmemiz daha kolay olacak ve yükselebileceğiz . Bunun, algılamamız ve nasıl gördüğümüz ile alakalı olduğunu idrak etmek önemlidir. “Gerçeklik değil, yalnızca bizim algılamamız vardır”. Korku duymak bizi tamamiyle durdurmadığı sürece kabul edilir bir şeydir.

Küçük adımlar atalım.


4. Çevremizi kuşattığımız insanlar

“Biz, sürekli birlikte takıldığımız 5 kişinin ortalamasıyız”

Arkadaşların üzerimizde etkileri vardır.

Bir yolculuğum esnasında tanışmış olduğum sevimli bir çifti hatırlıyorum. Konuşmaya başladık , kocası ticaret ile meşgulmüş. Ancak, bir yılı aşkın eğitim hayatının sonrasında henüz bir başlangıç yapmamıştı. Koca bir ek kazanç yaratmak istiyordu, ancak kaybetmekten korkuyordu. Tüm bunların üstüne bir de karısı “ tek bir kuruşu dahi kaybetmeyi kaldıramayız” diyordu. Hasılı bu nedenle bir başlangış yapamamıştı.

Çevremizi kimler ile kuşatıyoruz? Bunlar:

Bizi ticari hayatımızda teşvik mi ediyorlar?
Bize inanıyorlar mı?
Bize kapılar mı açıyorlar?
Başarılılar mı?
Bizim de aynısını onlar için yapacağımız kişiler mi?

Çevremizde kimlerin olacağının seçimi ve kimlerin fikrini alacağımız çok önemli. Çevremizi genellikle; bakış açısını saygı ile karşılayacağımız kişiler yerine, sevdiğimiz kişiler ile kuşatırız.

Başkalarının korkularının bizim hayallerimizi sınırlamasına izin vermeyelim.

5. İşimizin sahibi olalım

Kendimize soralım, biz:

Kendimize inanıyor muyuz?
Ticaret ile uğraşırken bir bakış açımız var mı?
Riskimizi hesaplayabiliyor muyuz?
Ticaret hayatımızın sonuçlarının sorumluluğunu alabiliyor muyuz?
Ortaya çıkan fırsatları değerlendirebiliyor muyuz?
Pazardaki değişimlere uyum sağlayabiliyor muyuz?
Ticari hayatımızda esneklik oluşturabiliyor muyuz?

Birçoğumuz, kendi düşüncelerinden ziyade fazlası ile başkalarının düşüncelerine değer verir. Pişman olmaktansa güvende olmayı tercih ederiz. Başkalarını takip edersek, kendi sonuçlarımız üzerinde sorumluluğumuz olamaz. Tavsiyeleri, piyasayı ya da başkaca her şeyi suçlayabiliriz.

Liderlerin özelliklerinden birisi; onların hiçbir zaman hata yapmayacağı değildir. Onların özellikleri sonuçları değerlendirmeleri ve buna göre hareket etmeleridir.

Eflatun der ki “ Hiç riziko almamak, her şeyi riziko etmektir.”

Özetlemek gerekirse, liderliğin 5 ilkesi şunlardır:

1. Ne için ticaretin içinde olduğumuzu bilmek
2. Enerjimizi yönetmek
3. Algılamamız
4. Çevremizi kuşattığımız insanlar
5. Kendi ticari işimizin sahibi olmak

En önemli şeyin sadece kararlar almak olmadığını, aynı zamanda bunların sonuçlarına katlanmak ve bu esnada kendimize karşı nazik davranmak olduğunu unutmayalım. İşte bu, kendimize güveni artırmak, öğrenmek ve oluşturmaktır. Ticaret işi bir sürat koşusu değil, bir maratondur.
 
• http://www.mentaledgetrading.com/about.php Nazy Massoud
• http://www.nessiva.com/ Tercüme: Nesrin Atak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder